3 Şubat 2015 Salı

Kore'deyken Neyi Özledim?

Her ne kadar yurt dışına çıkmak keyifli bir deneyim olsa da, hepimiz ülkemize ait bir şeyleri özleyebiliyoruz. Ben de Kore'deyken bir şeyleri özledim elbette.
Bu konuda aklıma ilk gelen şey, ayran.
Tatlı hariç her türlü yiyeceğin yanında ayran tüketen bir ayransever olarak Kore'de yana yakıla ayran aramıştım.
İtevon'da bulunan bazı Türk restoranlarında olduğunu duymuş olsam da, aynı lezzette olmadığını da öğrenmiştim. Bu nedenle büyük bir ayran özlemiyle Türkiye'ye döndüğüm ilk gün, iki kase yoğurdun yanında yarım litre de ayran içmiştim. :')
Sevgili arkadaşlar, Kore'de süt ürünleri ne yazık ki Türkiye'deki gibi değil. Peynir, yoğurt gibi ürünler çok çeşitli değil, pahalı ve lezzetleri farklı. Ayrana benziyordur umuduyla aldığım 'drink yougurt' (içmelik yoğurt) şekerli çıktı. Ayrıca normal meyveli yoğurttan çok daha farklı ekşimsi bir tadı vardı. Bu nedenle ne ayran tadını alabildim ne de tuz ekleyip ayrana benzetebildim.
Yine de bundan daha lezzetli
bir muzlu süt içtiğimi
hatırlamıyorum.
Peynire gelecek olursak, Kore'de eritmelik peynir çok yaygın. En yaygın olan sarı renkteki peynir, marketlerde tüpler halinde(eski yumiyum şekerler gibi) adet olarak satılıyor. Bu peynirleri yemeklerin üzerinde erimiş ya da cipslerin yanında dip sos olarak falan servis ediyorlar. Tuzsuz bir peynir. Bu nedenle ben, Türkiye'den yanımda götürdüğüm küçük paketlerdeki tuzları çantamdan çıkarıp peynire ekliyordum. Peynir nasıl olmaz? Yoğurt nasıl olmaz? demeyin. Kahvaltı kültürleri tamamen farklı olduğu için peynir yeme ihtiyacı duymuyorlar ve hayvancılık yapılmayan bir ülke olduğu için süt ürünlerinin az olması ve etin pahalı olması gayet normal. (Aslında dağlık ülke, çok güzel hayvan yetişir, buradan yetkililere sesleniyorum.) Şaka bir yana, Kore, teknoloji satan bir ülke olduğu için, tarım ve hayvancılıktan seneler içinde uzaklaştı. Bu nedenle artık özleyiverelim yoğurdu, yapacak bir şey yok.

Bir diğer konu ise, belki de dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi olmayan 'yardımseverlik' mevzusu.
Elbette ki, Kore insanı da oldukça iyi kalpli ve misafirperver. Hatta misafire bir şeyler ısmarlamak kültürü bizden daha gelişmiş olabilir. Biz daha çok ev misafirliğinde iyiyiz kanımca. Ama yardımseverlik konusunu istisnalar olsa da genelleyeceğim.
Metro'da Türkçe konuştuğumuzu duyup yanımıza gelerek bize 'Türkçe' yardım eden Koreli Bey'den özür dileyerek, Korelilerin çok yardımsever olmadığını söylemek zorundayım.
Her ne kadar Koreli arkadaşlarım Türklerin çok yardımsever olduğunu ve Korelilerin öyle olmadığını söyleseler de, gözümle görmeyi beklemiştim. Elimde koca bir bavulla metro merdivenlerinin başında kalakaldığım gün, sanırım ikna oldum. Türkiye'de olsa, saniyeler içinde bana yardım edecek bir sürü yağız delikanlı ortaya çıkardı. Fakat Kore'de işler öyle yürümüyor.
Kavga çıktığında kimse ayırmıyor mesela. Çocuğun biri gözümün önünde bir kızı itekleyip yere düşürdü, kimse bir şey yapmadı. Türkiye'de olsa o çocuğu linç ederlerdi.
Yollarda bayılmış sarhoşlardan bahsetmiştim ya, onları taciz etmemeleri iyi bir şeyken, yardım etmemeleri de bir o kadar garip gelmişti bana. Mesela Kore'de yol sorma kültürü de yok. Ellerinde navigasyon, herkes kendisi buluyor gideceği yeri. Tabii turistseniz bu garip olmaz ama, bir Koreli asla başka bir Koreli'ye yol sormuyor. Tabii özlüyorsunuz "Camii'ye arkanı ver, yüz metre ilerde solda ablacım"ları.
Mesela metroda falan da yalnızca yaşlılara yer veriliyor. (Üstelik bu kural baya dikkate alınıyor. Tıklım tıkış bir metroda yaşlı koltuklarının bomboş bırakıldığını gördüm. İçimden de baya oturmak gelmişti.) Belki hamileye de veriyorlardır ama 'kadına yer verme' kültürü yok.
(Gerçi artık bizde de büyük şehirlerde kalmadı bu kültür. Ben çok nadir rastlıyorum.)
Kafanızda daha iyi canlanması için bir anı daha anlatacağım...
Busan'dayız. Sabahlamışız ve inanılmaz bir yorgunluk var. Heunde kumsalından bir başka ünlü kumsala gitmek için günün ilk metrosuyla başka bir semte gittik. Ama ayaklarımızda derman yok. Kumsala ulaşamayacağız diye otel aramaya başladık. Bir otelin kapısı açıktı, içeri girdik. Hiç kimse yok. Zili çaldık gelen olmadı. Çıkmak zorunda kaldık. Ve kumsala doğru yürümeye başladık. Arkadaşım yürüdüğümüz yolu hatırlamadığını söylüyor, ne kadar yorgun olduğumuzu varın siz düşünün. Sonunda kumsalı bulduk. Çölde deniz bulmak gibi bir duyguydu. Sağa sola baktık açık bir tane kafe, restoran yok. Bitik durumdaydık ve kumsalda uyuma kararı aldık. Bir şemsiyenin gölgesine kıvrıldık. Çok geçmeden bir genç geldi ve patronun bizden şemsiye parası istediğini söyledi. Ben yarı baygın olduğum için arkadaşlarımdan biri ödemeyi yaptı ve uyumaya devam ettik. İnanılmaz sıcaktı ve kumsalda uyuyorduk, tam bir kabustu.
Bir süre sonra genç yine geldi ve PATRON YANDAKİ ŞEMSİYENİN GÖLGESİNİN DE ÜZERİMİZE GELDİĞİNİ SÖYLEMİŞ O YÜZDEN BİR ŞEMSİYE PARASI DAHA istemiş. Bu kez ben kalkıp celallendim. Bir iki kelam ettim beni anlamayan gence. Uzaktan bize bakan patrona delici bakışlarımı gönderdim ve parayı fırlattım. Sonra yine bayılmışım.
Şimdi bu olay Türkiye'de olsa, "Gariban kızlar perişan olmuşlar, çağır evladım bir çay çorba içirelim" derdi muhtemelen plajcı esnaf amcamız.
Bu nedenle Kore'de, -denemedim ama- yolda ihtiyacınız olsa birinin telefonunu kullanma ricasında bulunamazsınız gibi geliyor. Bu tamamen benim fikrim ama hiçbiri Korelilerin kötülüğünden değil elbette. Yalnızca alışkın olmadıkları durumlar olduğunu düşünüyorum. Öyle olduğuna inanmak istiyorum.

Yine de, Kore'deyken gerçekten prensesler gibi hissettik. İnanılmaz ilgi gördük, yollarda fotoğraflarımız, videolarımız çekildi, röportajlar yapıldı. Durduk yere tanımadığımız insanlar tarafından iltifatlar aldık. Yardım da ettiler, iyi de ağırladılar. O yüzden kimsede önyargı yaratmak istemiyorum. Ama düşerseniz de birinin elinizden tutup kaldırma ihtimalinin Türkiye'dekinden daha düşük olacağını bilin isterim.
Şu anda aklıma gelen bu iki ana öge var. Elbette yemeklerimizi, ailemi falan özledim ama bunlar zaten herkesin aklına gelebilecek klişe şeyler. Şimdilik bu kadar yetsin.
Başka bir yazıda görüşmek dileği ile, sizi seviyorum.

10 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. İnstagram hesabınız nedir acaba :)

    YanıtlaSil
  3. Fırsat bulduğun gibi hemen yeni yazılarla gel, bekleyenin var :)
    Ve yine yeni birşeyler öğrenmenin sevinci içindeyim :) Korelilerle kültürümüz birbirine benziyor deyip dururduk ama öyle çok da fazla benzerlik yokmuş anladığım kadarıyla. Diğer milletlere nasıllar bilmiyorum ama Türklere karşı gerçekten sempatilerinin olduğunu düşünüyorum, mesela daha iyi Korece öğrenmek istediğimi öğrenen bazı Koreli arkadaşlarımın buna çok sevindiğine şahit oldum, yardım edebilirim istersen diyen o kadar çok Koreli ile tanıştım ki :) Bizim içinde bu geçerli aslında, açıkcası bir Korelinin Türkçe öğrenmek istemesi yada bu konuda yardım istemesi beni mutlu ediyor, onlara yeni şeyler öğrettikçe iyi hissediyorum. Tabi en doğru şekilde öğreterek. Korelilere ilgi duyduğum gerçeği yadsınamaz ama beğenmediğim yanları da var. Tecrübe ettiğim kadarını söyliyim genelleme yapmadan. Eleştiriye açık olmadıklarını, vefalı olmadıklarını ve biraz da kinci olduklarını düşünüyorum. Bi bana mı denk geldi böyleleri yoksa gerçekten böyleler mi bilemiyorum :)
    Hiçbir millet kusursuz değil elbet ama İslam'ı benimsemiş insanlar olarak bize has bazı davranışlarımızı gerçekten çok seviyorum, aslında kültürler her bölgede farklılık gösterebiliyor. Ben Diyarbakır'da yaşıyorum, mesela " bizde de büyük şehirlerde pek kalmadı bu kültür, ben çok nadir rastlıyorum " dedin. Batıda da uzun süre yaşadım doğuda da ve fark ettiğim kadarıyla doğu ve batı bölgelerinde bu konu değişkenlik gösteriyor. Burada hâlâ kadınlara, yaşlılara, hamilelere çoğu zaman yer verilir. Vermemeye pek cürret edemiyorlar ayıplanma korkusuyla :) Mesela burada bir dolmuşa bindiğinde yanında paran yoksa şöför seni indirmez, güleryüzle " gel ablam, ne olacak sanki" der. Bi kaç kez aceleyle evden çıkıp üniversiteye giderken yaşadım bunu :) Ama şöyle bi genelleme yapabilirim, biri yolun ortasında size vuruyorsa mutlaka biri yardım ediyor, aç birinin karnı doyurulabiliyor falan filan. E insan nasıl sevmesin bu ülkeyi :) Kötü taraflarımız da var ama böyle güzelliklerimiz paha biçilemez. Bahsettiğin yemekleri de not ettim,gidersem mutlaka deneyeceğim. Gezi için bile olsa aç kalmaya kesinlikle tahammülüm yok bu nedenle yenebilecekleri bilmemde fayda olduğunu düşünüyorum :)
    Ha bir de yol tarifi konusunda bilmeseler bile cevap veriyor bizim millet , duymamazlıktan gelene hiç rastlamadım. Gerçi hiç bilmedikleri yerleri söyledikleri de çok oluyor :)
    Ve diğer konuya gelince, Tarım ve hayvancılık konusunda iyi olduğumuza çoğu zaman şükretmişimdir, şu çeşitlilik kaç ülkede var ki. Allaha şükür yiyecek konusunda hiç sıkıntı çekmiyoruz, maşallah. Milletin bilmediği, bizim lüpür lüpür mideye indirdiğimiz ne harika lezzetler var, dünya varmış dedirtiyor. Hal böyle olunca başka ülkelerde sıkıntı yaşıyoruz hemen, çeşitliliğe ve sabit bi damak tadına sahip olduğumuzdan zorluk çekiyoruz. Diyeceğim o ki yaşadığımız ülkenin kıymetini bilmeliyiz, bi tane daha aynısından yok.
    Benim bu yorumum sanki Kore ile ilgili olmadı pek, bu seferlik böyle olsun :) Yiyeceklerden bahsedince güzelim yiyeceklerimiz geldi aklıma, neşeyle doldum :)
    Uzun yorum için de kusura bakma, benim yazılarım genelde uzun olur, öyle anlatabildim kendimi ezeldendir
    Yeni yazında görüşmek dileğiyle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için teşekkür ederim Dilan :)
      Dediklerinin hepsi doğru. Türkiye'den başka ülkeye gidilmeden yemeklerin ve bazı kültürel özelliklerin değeri anlaşılmıyor. Tabii ki her ülkenin farklı farklı güzel ve kötü yönleri var. Koreliler ile ilgili söylediklerini ben yaşamadım ama doğru olabilir. Yine genellememek lazım. Sevecen ve sevgi dolu oldukları doğru. Eleştiriye açık olmamaları milliyetçi olmalarından olabilir. Tarihte çok zor zamanlar geçirmiş, çok ezilmişler. O yüzden dik durmaları gerektiğine inanıyorlar kanımca.
      Batı ve doğunun kültürel özellikler konusunda farklılık gösterdiğine eminim. Tabii bu durum da avantaj ve dezavantaj olabiliyor zaman zaman.
      ..
      Yemek yazım devam edecek ve güzel yemekleri anlatacağım. Daha sık yazmayı çok istiyorum ama bazen aklıma konu da gelmeyebiliyor. Ya da meşgul oluyorum. Bu anlamda merak ettiklerinizi bana yazarsanız daha güzelce sorularınıza cevap alabilirsiniz diye düşünüyorum.
      Tekrar teşekkür ederim ^^ görüşmek üzere...

      Sil
  4. Merabalar irem hanım size benim de bi kaç sorum olacak ben de Korece bilmiyorum ama bi kaç tane basit kelimelerine aşinalığım var azdan Çoktan... Koreye gitmeyi çok fazla istiyorum ve gidersem 1 hafta gibi bi süre kalmayı planlıyorum... tek Başıma hiç Kore bilmeden sizce kalabilir miyim 1 hafta gibi bi sürede herşeyi konaklamayı yemeyi içmeyi halledebilir miyim ... Bi de orda bir Türk Tercüman bulmak kolay mı.. Ve en az ne kadar ödeme yapmamız gerekiyo... Lütfen bilgilendirme yaparsanız çok mutlu olurum.. Son olarak 1 hafta gibi sürede Gidiş Geliş ve pasaport işlemleri de dahil ne kadar birikim olması Şart ve de pasaport alırken illa bi onay alınarak mı Koreye giriş sağlanıyo... Lütfen lütfen lütfen dönüş yaparsanız çok mutlu olurum... Şimdiden teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Melek Hanım bu soruya dün yanıt verdim ama internetle ilgili mi bilmiyorum sorun olmuş olmalı ki gitmemiş yanıtım.
      Kore vize istemiyor pasaportunuz varsa bilet alıp gelmeniz yeterli. Pasarport işlenlerini pasaport şubeden öğrenirseniz daha iyi olur. Bir hafta için tercümana gerek yok ingilizce en kötğ beden diliyle halledersiniz işlerinizi. Bir haftalık 4bin olursa cebinizde rahat edersiniz (uçak ev dahil tabii) artabı getirirsiniz geri.

      Sil
  5. İrem hanım
    Herşeyiniz çok harika sorucak veya soylecek bişeyim yok umarım hep mutlu olursunuz sizi çok seviyorum mutluluklar sizinle olsun 💙

    YanıtlaSil
  6. Merhaba , ben bu sene koreye bir yolculuk yapmayi dusunuyordum :) tesadufen yaziniza rastladim , merak ettigim bir cok sey var aslinda , mumkunse mail adresinizi alabilir miyim sorularimi sormak icin :)

    YanıtlaSil