16 Kasım 2014 Pazar

Kore'de Eğlence Hayatı-1

İşte en sevdiğim, belki de anlata anlata bitiremeyeceğim bölüm.
Kafanızdaki tüm eğlence anlayışlarını silin. Çünkü gerçek eğlence Güney Kore'de!
Bilindiği üzere en meşhur eğlence mekanlarının Las Vegas ve Amsterdam gibi şehirlerde olduğu düşünülür. O ışıklar, gizemlilik, özgürlük, çılgınlık, insanlara çok cazip gelir. Kendinden geçerek geçirdiğin bir iki gün, hayatta tadılabilecek en büyük eğlenceymiş gibi pazarlanır insanlara. Üstelik ne yaptığını kimsenin bilmemesi ödülü de cabası.
Ben size böyle bir eğlence anlayışından bahsetmeyeceğim. Tamamen eğlenmeye yönelik, kanınıza sizi mutlu edecek herhangi bir maddeyi karıştırmadan da mutluluktan uçabileceğiniz harika bir sistem...
Kore'deki ilk iki günüm... Akşam 11'de yorgunluktan eve girmiştik. Bu gidişle bir haftada yapılacak şeyler bitecek diye içimden geçirmiştim. Oysa ki gece 11'den sonra dışarıda başlayan hayattan habersizmişim. Üçüncü gün nasıl olduysa bir bara gitmeye karar verdik. Fakat Kore'deki barlar ya bodrum katı gibi aşağı inilerek ya da iş hanı gibi yukarı çıkılarak ulaşabileceğiniz yerlerde. Dolayısıyla barın önüne geldiğimizde içeri girmeye ürktük bir süre. Girersek çıkmak zor olabilir diye düşündük :) Fakat merak etmiyor da değildik. Derken cesaretini toplayan İrem sonunda içeri girmeyi başardı. Arkadaşları da arkadan...
Favori Barımız HO Bar'da Yudum ve ben,
(Anyang ve Seoul-HongDaeŞubeleri en iyileri)
Gayet güzel, her şey normal, harika müzikler, eğlenen insanlar gördük. Bir yer bulduk kendimize oturduk. Saat ilerledikçe dolmaya başladı. Ve bir saat sonra herkesin çılgınlar gibi dans etmeye başladığını gördük. Kadın, erkek, garson, barmen... Tanımadığınız birisiyle dans edebildiğinizi de gördük. Yabancı olduğumuz için ilgi çektiğimizden, birçok kişi bizimle tanışmaya çalıştı. (evet bazıları kötü niyetli olabilir ama buna daha sonra geleceğim) Ve arkadaşlar istediğiniz kadar mesafenizi koyup gelen dans ya da arkadaşlık teklifini kabul etme hakkınız var. Birinin sizinle tanışmak istemesi ya da dans talebi kötü olmak zorunda değil. Tamamen iyi niyetiyle yaklaşan çok fazla insan var. Biz sanırım bardaki herkesle dans ettik. Peki nasıl dans ettik? Korelilerin yazıyla anlatamayacağım dans stilleri var. Bunlardan en meşhuru Chicken Dance(tavuk dansı). Tüm barın aynı şekilde dans ettiğini hayal edin! Harika bir görüntü. Başta bize komik gelen bu tarzın daha sonra müptelası olduk -ki yapmak hiç kolay değil-. Kalça, boyun ve omuzların müthiş uyumlu hareketiyle yapılıyor. Çok iyi beyin çalıştırdığına eminim. Tek başına yapılan bir dans. Çift olarak yapacaksanız da partnerin omzuna tek elinizi koymanız yeterli. Mesafeli ama çok eğlenceli! Böyle böyle derken sabaha kadar eğlendik, hiç durmadan dans ettik, bir sürü kişiyle tanıştık ve başımıza bir şey gelmeden evimize döndük. Çıkışta ise adres kağıdını taksicinin eline verdikten sonra 'bakalım bize kaç tur attıracak' diye düşündüm. Ve beş dakika sonra evimizdeydik. (taksilerin çok ucuz olması da ayrı bir güzellik) Yani ne peşimize birisi takıldı ne de taksici bizi kazıkladı. İlk günün şansıdır dedik, devam ettik....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder